Nasıl Apolitize Edildik?

N

(Önceki yazıda toplumun neden apolitik olarak nitelendirilmemesi gerektiğini yazmıştım, onu okumadıysanız bu yazı anlamsız gelebilir: Apolitik Bir Gençlik Miyiz?)

Bir önceki yazıda, bilgisizliğin getirdiği korku dolasıyla ortaya çıkan ilgisizlikten bahsetmiştim. Peki buraya nasıl geldik? Aslında bu yol çok zorlu ve baskılı geçmedi. Zaten toplum yapımız; gelenek ve görenekler, aile içi ilişkiler apolitize edilmemize oldukça müsait durumdaydı.

Asıl sıkıntı, zaman ilerledikçe bu yapının kırılmayıp; daha güçlenmesi ve değer kazanmasıdır. İlerleyen yıllara rağmen yerinde sayıyorsan; bu istikrarlı gerileme demektir.

80’lerden sonra tavan yapan ilgisizliğin sebepleri saymakla bitmez. Başta elbette eğitim geliyor. Ve çok klişe olsa da “ezberci eğitim” de başı çekiyor. Bunu biraz örneklendirmeli: “80’de darbe oldu” bilgisi normaldir. Fakat bu bilgiyi, askeri darbelerin ne anlama geldiğini, demokrasilere ne gibi zararlar vereceğini öğretmemek o bilgiyi içi boş kılıyor.

Öte yandan “60’da darbe oldu” bilgisi de yine normaldir. Lakin bu bilgiler, “20 yılda bir neden bu ülkede darbe oluyor?” sorgulaması yaptırmıyorsa, ilgisiz bir toplum tetikleniyor demektir.

Sistemin hatalarından sonra bizim yapımız öne çıkıyor. Birbirimizi siyasi, dini, etnik ve futbol takımlarına göre etiketliyoruz. Ve bu konularda herhangi bir karşıt görüşe, kendimize yapılan bir hakaret gibi görerek tepki veriyoruz. Öte yandan, dini yapı gereği de birbirimizi kırmaktan korkar bir tutumda olduğumuzdan işler daha da karışıyor.

Bu gün, üniversiteye çocuklarını gönderen aileler: “Aman yavrum, siyasete karışma.” şeklinde telkinlerde bulunuyorsa, bu da sistemin sonuçları olarak bir yere yazılmalı. Ülkenin gelecekte oy verecek, yönetime dahil olacak  insanları, en verimli çağlarında bilinçli şekilde siyasi düşünceden ve tepkiden uzak tutuluyor. Baba mesleği yürütür gibi, baba partisine oy veriyoruz.

Toparlamak gerekirse; sistem ilgisiz, bilgisiz ve meraksız yapıyor. Gelenek ve görenekler ise bunları temelden besliyor. Daha doğuştan dogmatik nesnelere bağlılımız ilgisizliğimizi (sorgulamamayı) güçlendiriyor. Verilen eğitimle ve ideolojiyle beraber “tek tip” büyüyoruz. Dolasıyla çok sesliliği daima bize yapılan hakaret olarak görüyoruz. Algılarımızı bu yönde gelişiyor. Kırılgan yapı toplumda oldukça yaygınlaşıyor.

En sonunda ortaya: Kırmaktan ve kırılmaktan korktuğu için susan ve tepkisiz kalan bir toplum çıkıyor. Hem de nur topu gibi!

1 Yorum

İsmet İnönü: Demokrasi İçin "Evet" | Oğulcan.org için bir yanıt yazın Yorumu iptal et

Oğulcan

Arşivler

Kategoriler