Vakit Kazandıran Bültenlere Dair Düşünceler

V

İngilizce’de leisure time activities olarak geçen, Türkçeye ise hobiler olarak çevirebileceğimiz kaliteli zaman geçirme aktiviteleri artan sosyal medya kullanımı ile sert bir rekabet içinde.

Çoğumuz artık, işten geriye kalan zamanda bir enstrüman pratiği mi yapsak yoksa Clubhouse’da bir konuşmayı mı dinlesek ikileminde sosyal medyayı seçiyoruz. Hatta dikotominin artık iki tarafı da sosyal medya uygulamaları olabiliyor. Youtube’da videoyu durdurup Instagram’a bir göz atmak gibi. İşte bu zamansızlığa bir de gündemi, haberleri veya bir sektördeki gelişmeleri takip etme ihtiyacı girince bültenler imdadımıza yetişiyor.

Eskiden kişisel eforlarla, seçilmiş içerikleri göndermek amaçlı oluşturulan bültenlerin yerini tek profesyonel işi bülten(ler) hazırlamak olan şirketleri görmemizin sebebini bu bağlamda açıklıyorum: Zaman yok. Ben de bültenlerin bazılarını düzenli olarak ediyorum. Ve takip ettiklerimi paylaşmak, üzerine birkaç cümle söylemek istiyorum.

Photo by Yannik Mika on Unsplash

O Zaman Başlayalım

1) Kapsül News

Kapsül’ü ilk çıktığı günlerden beri takip ediyorum. Hafta içi günün son saatlerinde e-postanıza günün tüm haberlerini gönderen bir işle yola çıkmışlardı. Şu anda 4 farklı bülten ve opsiyonel saat seçeneğiyle yola devam ediyorlar.

Açıkçası benim en çok faydalandığım bülten Kapsül. Neredeyse her kategoride, görülmesi gereken tüm haberleri micro-blogging stiliyle; bir başlık ve linkiyle birlikte iletiyorlar.

Buna ek olarak Kapsül’ün, kendine has bir habercilik anlayışı var. Bülteni okumaya, bir haberin tüm detayları ile başlıyorsunuz. Bu haber de genellikle günün en önemli haberi olmuyor. Geleneksel habercilikten çok uzakta değiller, haber dilini bir dergide ya da gazetede görseniz yadırgamazsınız diyebilirim. Bültenler ücretsiz (şimdilik mi, daima mı bilmiyoruz). Sponsorlu içeriğe ben rastlamadım, yanılıyor da olabilirim.

Bültenler başladığında, gün içerisinde kaçırdıklarımı da yakalamak amacıyla gün sonunda olması hoşuma gitmişti ve bu bir alışkanlık haline geldi. Saat seçimini değerlendirmedim bile. Hatta diğer bültenleri de bu alışkanlığa doğru yakınsadığımı fark ettim. O bültenleri de gün sonunda okumaya çalışıyorum.

2) Ters Ninja

Ters Ninja aslında bir sinema blogu, hem de eskilerden. Bir manifestosu olan, özgün ve değerli içerik üreten bir mecra. Yani bülten asıl içerik değil. Bloga ek olarak Bu Hafta Ne İzlesem? başlığıyla her hafta, o hafta çeşitli platformlarda çıkmış dizi ve filmleri posta kutunuza iletiyorlar.

Ben de önce siteyi değil bülteni kullananlardanım, sonra bülteni beğenip siteyi takip etmeye başladım. Artık bir film izlediğimde, arşivde filme dair bir şeyler var mı diye siteye göz atıyorum. Ve bulamazsam üzülüyorum.

Bültene gelirsek, benim gibi çeşitli platformlara üye olan ama izlenecek bir şey aramayı sevmeyenler için nokta atışı. Yapımın yönetmeni, konusu, çıkacağı tarih ve oyuncularını okuyarak çok vakit kazanıyorum. Diğer türlü fragmanıydı, ne kadar beklenti yarattığına bakmaktı derken giden vakit tat kaçırıyor.

3) Aposto

Aposto’yu son zamanlarda bülten takip eden hemen herkes duymuştur diye düşünüyorum. Kısa bir zaman önce mecrayı dışarıdan bülten üreten kullanıcıları da açarak mevzuyu başka bir noktaya getirdiler.

Benim de üzerinde durmak istediğim nokta burası: Aposto yer aldığı sektörü tamamen değiştirmeye aday olan bence tek bülten (şimdilik bülten, belki de) diyebiliriz. Öncelikle haberi, önemli tüm detaylarıyla baştan yazıyorlar ve yazılan bu haberler daima imzalı. Dili geleneksel habercilik dilinden çok uzakta ve hatta bunun bilerek tercih edildiğini düşündürecek kadar uzakta. Zaten popülerliğini sağladığı sosyal tabaka da; daha kentli, okumuş ve beyaz yakalı.

İçerikler uzun bir süredir sponsorluklu. Mobil uygulamaları sayesinde önceki bültenlere erişmek çok kolay. Öte yandan bültenler genelde seçilmiş haberler ve bunların detaylarından oluşuyor. Eğer sadece bülteni okursanız, benim gibi gündemi iyi takip etmeye çalışanlar için söylüyorum, başlık kaçırma ihtimaliniz var. Buna ek olarak bültenler yer yer uzayabiliyor.

4) Haftalık Bağlantılar

Sıradaki bülten önceki paylaştıklarıma göre daha kişisel. 10 yıldan uzun süredir tanışıklığımız olan Uğur Aydoğdu hazırlıyor bültenleri.

İnternet eskilerinin kolayca hatırlayacağı StumbleUpon isimli bir site vardı. Siteye girdiğinizde size rastgele siteleri gezdirirdi ve neredeyse açılan her sayfa mutlaka görmeye değer bir içeriğe sahip olurdu. İşte Haftalık Bağlantılar size bu havayı veriyor. Okunmaya değer yazılar (güncel olmak zorunda değil), mutlaka görülmesi gereken videolar, bazen bir twit linki ve rafine bir müzik zevkinden çıkmış şarkı seçimleri oluyor bültende.

Dolayısıyla saat, yer fark etmeksizin açıp tüketebileceğiniz bir bağlantı kümesi oluyor içeride. Yarım bırakıp tekrar dönebiliyorsunuz, 3 hafta önceki bülteni açıp bir şeyler yakalayabiliyorsunuz. Takip etmenizi tavsiye ederim.

5) Monokrom

Geldik son önerime. 5 bülten arasında kronolojik olarak en son takip ettiğim bülten Monokrom. Fakat söyleyecek çok şey var. Pazar günleri kutunuza düşen bülteni tüketmek için ne kadar vakit ayırmanız gerektiği tam bir muamma. Bu durum, benim gibi başladığını bitirme takıntılı okuyucular için maalesef bir dert. Zira iyi yazılmış içeriğin ne kadar değerli olduğunun farkındalığı bir yanda duruyor. Bir pazar günü önünüze iyi içerikler düşmüş, fakat çeşitli sebeplerden yarım kalabiliyor. (Bkz: First world problems).

Peki ilk kez duyanlar için, içeride ne var sorusuna nasıl cevap verebiliriz? İçeride her şey var. Bülten tanıtımında siyaset yer almıyor (bilerek mi emin değilim, ama yer yer o da var). Video önerisi de var, podcast de var.

Son sözlere geçerken, üsttekilerin dışında takip ettiğim birçok bülten olduğunu, fakat bu bültenlerin bazı sayıları yoğunluktan dolayı kaçırdığım için burada yorumlamanın doğru olmayacağını düşünerek yer vermedim. Eğer alışkanlık haline getirdiğim yeni bültenler olursa bu yazının ikincisini yazmayı düşünüyorum.

Not: Bu yazıyı, eğer mümkün olursa (iletişim vb. olduğu durumda) bültenleri hazırlayanlara görüşler olarak iletmeyi de düşünüyorum.

O Sırada Medium’da

Severek takip ettiğim İngilizce içerik üreten bültenleri ise ayrı bir yazı olarak Medium’da paylaştım. İlginizi çekerse o yazıya da göz atmanızı tavsiye ederim.

Aşağıdaki Spotify listesi, bu yazıyı yazarken dinlediğim parçalardan oluşuyor. Bu listeyi de Aposto aracılığıyla ile görmüştüm, zaten Spotify değil Apple Music kullanıyorum. Hazırlayan ve paylaşana teşekkürler diyerek iliştiriyorum.

Yorum yaz

Oğulcan

Arşivler

Kategoriler